Koyunun Olmadığı Yerde Keçiye Abdurrahman Çelebi Derler

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizm’de çalışacak nitelikli insan kaynağı çok azaldı… 😕

İşini iyi yapan otelci, satışçı, pazarlamacı arkadaşlarım, sizlere saygım sonsuz, iyi ki varsınız. Sizlerin değeriniz iyi bilinsin diye yazdım bu yazıyı…. Malum kaç kişi kaldık ki şurada… 🙏🙏🙏

Bir kısmı sektörün hızlı büyümesinden dolayı konumunu hazmedemeden çok hızlı yükseldi.

Onların da kabahati yok ne yapsınlar. “Ham meyvayı kopardılar dalından.” 🎵🎵🎵

Bir kısmı başka sektörlere kaydılar. Pandemi yada kötü yöneticileri yüzünden… Maalesef…

Değerli otelci, satışçı, pazarlamacı meslektaşlarım.

Ne olursa olsun, piyasada adam gibi adam kalmasa da,

Siz siz olun tanımını, anlamını, içeriğini bilmediğiniz tecrübeniz olmayan ünvanları kartvizitinize yazdırmayın.

Herkes Satışçı Olamaz, Herkes Pazarlamacı Olamaz

Gerçi bir atasözü var: 🗣️ “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş.”📎 diye…

Ama siz yine de bilen birinin karşınıza çıkabileceği ihtimalini ve yüklendiğiniz sorumlulukları yerine getiremediğinizde düşeceğiniz durumu düşünerek hareket edin.

Yoksa bilen birinin karşısında çok komik duruma düşersiniz.

Çok hızlı zirvesine çıktığınız kariyerinizi bir anda bitirirsiniz.

Hani derler ya “kariyerinin zirvesinde” hak etmediği bir konumda anlamında ya da “Over-Rated” de derler olması gerekenden daha değerli durumda, fiyatı çok yüksek….

Özgeçmişinize veya kartvizitinize kolayca satış müdürü, direktörü, koordinatörü yazabilirsiniz.

Kimse size hesap sormaz. Yetki belgesi de istemez. Gidersin bir matbaadan 100 – 200 liraya bastırırsın bir kartvizit.

Girişkensindir, özgüvenin yüksektir, tipin ve karizman da yerindedir, lacivert takımı da çektin mi şöyle ohhh gezer durursun fuarlarda, acente ziyaretlerinde… Şık şıkıdım… Tırım tırım tırım… Kakara kikiri… 👩💼👨💼

Oteli dolduruyor da olabilirsin. İçinde de diyorsundur “Lan Nasıl? Biz Birşey Yaptık Mı”

Sattığın oteli iyi tanımadan, hizmet seviyesini, müşteri beklentisini anlamadan, fiyatını, pazarını, konumunu bilmeden satabilirsin, dolar bir anda otel ne olacak.

Yağıyor zaten şu anda İstanbul’a müşteri… Aman nazar değmesin. 🧿🧿🧿

Birkaç online kanala verirsin en yüksek komisyonu, oturduğun yerden doldurursun oteli. 🛎️🛎️🛎️

Veya tanıdıkların vardır, çevren geniştir (yani eş dost anlamında 🤭), veya iyi bir acente yakalamış olabilirsin.

Tesadüfen çok iyi satışlar yapıyor olman da “Satışçı” olduğun anlamına gelmez.

Hadi diyelim ki Satışçı olduğunu sandın,

O kadarcık bilgiyle ve tecrübeyle “Pazarlamacı” hiç hiç olamazsın.

Onu bari yazma kartvizitine.

Çünkü “Pazarlamacı” olmak için çok çok daha fazlasına ihtiyacın var.

Ürün nedir? Ürün yönetimi nedir? Ürün tasarımı nedir? Ve daha bir sürü ürünle ilgili bilgiyi bilmiyorsan.

Otelin marka konumlandırması, segmentasyonu nasıl yapılır bilmiyorsan.

Tanıtım, reklam, tutundurma nedir, farkları nedir?

Otel için SWOT nasıl yapılır? Rakipler nasıl seçilir?

Oda isimlendirmesi, fiyatlandırması nasıl yapılır?

Bütçe nasıl yapılır bilmiyorsan, 🔢🧾

Satışçı olduğunu sansan bile Pazarlamacı olduğunu hiç sanma.

Aman ha bilmeden,

Okulunda okuyup, iş hayatında tecrübe etmeden, 🏫

Ya da iyi bir ustadan öğrenirken, bir yandan da kitapları karıştırmadan, 📚📚

Kulaktan dolma bilgilerle,

Pazarlama bilmem nesi yazma kartvizitine…

Yemezler… Gerçek satışçılar ve pazarlamacılar seni hemen tanır, anlarlar bir b…k bilmediğini.

Bazıları yer tabi ki!!!

Neden olmasın var öyleleri de.

Onlar da konuyu bilmiyorlar ne yapsınlar, ağzı iyi laf yapıyor diye sana inanırlar tabii ki.

Kızımız veya oğlumuz saatlerce mesai yapıyor, çok çalışıyor, diye seni koruyabilir babacan müdürlerin, patronların… 🏋️

Ne güzel hala “giderin” yani müşterin vardır.

Niye?

Anlayacak adam çok az kaldı çünkü piyasada..

“Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.”

Ama sen de biliyorsun ki aslına kafanın için bom boş, bir b…k bilmiyorsun…

Soramıyorsun da kimseye bilmediğini anlamasınlar diye…

Hadi bakalım,  

Yandaki otel %100 doluyken senin dolmayan otel odalarının, hesabını kim verecek?

Yandaki otel 150 Eur ADR ile oda satarken senin ucuza satmanın,

Ya da “over-rated” çok çok pahalıya satıp müşteriyi tatmin edememenin,

Kar etmeyen işletmenin, mutsuz müşterilerin hesabını kim verecek?

Şimdi ne yapacaksın?

Birkaç seçeneğin var;

Sizce bu aşamada ne yapabilir bu “Çakma Satışçı ve Pazarlamacı Arkadaş”?

Yorumlarınızı bekliyorum 🙂

Demirhan Doruk Aktoprak

#SatışMüdürü #SatışDirektörü #SatışKoordinatörü #SatışDanışmanı #SalesManager #OverRated #Hotels

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Otobüste Kalmak Helsinki Otogarı Teorisi

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

TURİZM SEKTÖRÜNDE SABRETMEK

Son 10 yılda “YA SABIR” diyeceğimiz, çok fazla olay oldu, yaşamadığımız terslik kalmadı.

En çok etkilenen sektör de hep Turizm sektörü ve turizm insanları oldu.

Turizm sektöründe maalesef “İNSANA DEĞER VEREN” işletme sayısının çok az olması sebebiyle, işgücü devir oranı diğer sektörlere göre çok daha yüksek.

Halbuki turizm sektöründe sabırla devam eden arkadaşlarımız için bu durum aynı zamanda hızlı bir yükselme fırsatı da yaratıyor.

Özetle sevdiğiniz işi seçtiyseniz, bir süre sıkıntılara sabretmeniz gerekiyor.

“Otobüste Kalmak” yani sabretmek seçtiğiniz yolun diğerleriyle aynı olmadığını, yolun bir yerlerinde işin sizin için daha zevkli hale geleceğini eninde sonunda size gösterecektir.

Belirli bir işte uzmanlaşmak (o işin virtüözü olmak) için, öncelikle o işi severek yapıyor olmanız ve en az 10.000 verimli saat harcamanız gerekiyor.

Günde 8 saat verimli çalışırsanız 4 yılda yaptığınız işin virtüözü haline gelebilirsiniz. 

#turizm #sabır #insanadeger #insankaynaklari #insan #humanresources #uzmanlık #kariyer

🛎️ Helsinki Otogarı Teorisi

📍İlerleme kaydetmediğinizi düşündüğünüzde ne yapmalısınız?

“Bir posta pulu ile ilgili en ilginç şey, işine bağlı kalma kararlılığıdır.” Napoleon Hill

📍Benzersiz yaratıcı tarzınızı nasıl tanımlarsınız – sizi diğerlerinden ayıran nedir?

HELSİNKİ OTOGARI TEORİSİ

📌2004 yılının Haziran ayında, Arno Rafael Minkkinen New England Fotoğraf Okulu’ndaki konuşmasında Helsinki Otogarı’ndan yola çıktığı çarpıcı bir örneğe yer verir:

Buradan kalkan tüm otobüsler kalkışta aynı yöne gider, hangi otobüse binerseniz binin, kendinizi bir süreliğine herkesle aynı yöne giderken bulursunuz.

Öndeki ya da yan taraftaki otobüste herkesin aynı yöne gittiğini fark edip bunu anlamsız bulduğunuzda, inip istasyona geri dönüp başka bir otobüse binebilir ve kendinizi ikinci denemenizde de herkesle aynı yöne giderken bulabilirsiniz.

📍Helsinki Otogarı teorisi, yolculuğunuzun ilk aşamalarının gerçekten başlamakla, alanınız için bir fikir edinmek ve bir iş portföyü geliştirmekle ilgili olduğunu etkili bir şekilde söyler.

📍Çalışarak ve neye ilgi duyduğunuzu anlamaya başlayarak, o alandaki becerilerinizi derinleştirmek için bu anlayış üzerine bir şeyler inşa etmeye başlarsınız. Zamanla, bir çalışma biçimine ve çevrenizdeki insanlardan farklı bir dizi sonuca dönüşen kendi tarzınızı yaratmaya başlarsınız.

📍Helsinki Otogarı Teorisi, genellikle gözden kaçan bazı önemli ayrıntıları da netleştirmeye ve ayırt etmeye yardımcı olur.

📌Tutarlılık Başarıya Götürür Mü?
Helsinki Otogarı Teorisinin en önemli özelliği, sizi daha fazla iş yapmaya değil, daha fazla yeni iş yapmamaya, denemelerinize uzun süreli şans vermeye teşvik etmesidir.

📍Otobüste kalarak, benzersiz, ilham verici ve harika bir şey üretene kadar kendinize yeniden çalışmak ve gözden geçirmek için zaman tanıryabilirsiniz. Sadece gemide kalarak, ustalığın kendini göstermesine izin verirsiniz.

🎯 Malcolm Gladwell’in Outliers adlı kitabında, belirli bir alanda uzman olmak için 10.000 saatlik kasıtlı uygulama gerektiğini belirtir. Bunu gerçekten yapmanın tek yolu ise otobüste kalmak.

📍Yaptıklarınızı beğenen insanlar ve yaptıklarınızdan hoşlanmayanlar her zaman olacaktır.

🛎️ Helsinki Otogarı teorisi, her seferinde pes etmeye ve başlangıca geri dönmeye bambaşka bir açıdan yaklaşır. Size devam ederseniz, ilginç ve gittiğinize memnun olacağınız bir yere varacağınızı vaat eder.

🛎️ Artık benzersiz olduğunuz, bir tarzınız olduğu ve kendinizi herkesten nasıl farklılaştırabileceğinizi bulacağınız bir yer üstelik.

🛎️ Ve bunu yapmak için sadece çok basit bir şey yapmanız gerekir: Otobüste kalmak. 🚌

#psychology #personaldevelopment #kişiselgelişim #psikoloji #tutarlılık

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Genç nesil 4 yılda bir iş değiştiriyor

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmailGenç nesil 4 yılda bir iş değiştiriyor. Ekonomi, sosyal hayat ve kültürdeki değişim, çalışma hayatını da yeniden şekillendiriyor. Önceki nesle göre daha dinamik bir hayat süren gençler, anne ve babalarına kıyasla 6 kat daha fazla iş değiştiriyor.

Dünyanın en önemli insan kaynakları şirketlerinden Monster’ın yaptığı bir araştırma, gençlerin sürekli kariyer peşinde koştuğunu ortaya koyuyor. Zaman’ın haberine göre, araştırmaya göre eski nesil, girdiği bir işte ortalama 20-25 yıl çalışıyordu. Genç nesil ise artık yaklaşık 4 yılda bir iş değiştiriyor. Araştırmayı İstanbul’da büyük ölçekli şirketlerin insan kaynakları müdürlerine yaptığı sunumda açıklayan Monster’ın bilgi yönetiminden sorumlu Başkan Yardımcısı ve Finding Keepers kitabının yazarı Dr. Jesse Harriot, “Artık ‘Y jenerasyonu’ (1981 sonrasında doğan kuşak) ile karşı karşıyayız. Şu an Batı ülkelerinde daha iyi hissedilen bu genç nesil, şirketleri yeniden yapılanmaya itecek. Daha nezih, renkli çalışma ortamları ortaya çıkacak.” dedi.
Harriot, 1955’te 25 yıl olan ortalama çalışma süresinin günümüzde 4 yıla inmesinde, Google, Facebook ve YouTube gibi kısa sürede büyüyen ve personeli için rahat çalışma ortamları sunan şirketlerin etkili olduğunu ifade etti. Genç neslin Türkiye’de de kısa süre içerisinde etkisini göstereceğine dikkat çeken Jesse Harriot, özellikle mobilya, eğlence ve spor aletleri üreticileri için ciddi pazar oluşacağı müjdesini verdi. Monster Avrupa Gelişen Pazarlar Bölge Direktörü Güray Mert ise, “Artık gençler çalışmaktan heyecan duyacağı şirketlere ulaşmak istiyor. Çevresini de ona ulaşmak için kullanıyor. Teknoloji de gençlerin bu düşüncesine kolaylık sağlıyor.” değerlendirmesini yaptı. Google, BBC, Shell, IBM, Intel, Philips, British Airways, Walt Disney, HSBC ve Le Monde’nin merkez yerleşkelerini tasarlayan uluslararası mimarlık, tasarım ve danışmanlık şirketi DEGW’nun önceki ay İstanbul Levent’te Türkiye ofisini açması da Türkiye’nin ergonomik çalışma ortamı potansiyelini ortaya koyuyor. Şirket önceki hafta bir toplantı düzenleyerek firmaların artık çalışanını kaçırmamak için en güzel ortamı sunması gerektiğini aktarmıştı.

Monster’ın Türkiye’deki Y jenerasyonu ile ilgili 10 bini aşkın genç üzerinde yaptığı araştırmadan da ilginç sonuçlar çıktı. Buna göre gençlerin yüzde 69’u aktif olarak yeni bir iş arıyor. Haftada en az 8 saatlerini iş arayarak geçiriyorlar. Yüzde 80’i son 3 ayda online kariyer sitelerine CV bırakırken, çoğunluğu online sosyal ağları da artık iş aramak için kullanıyor. Yüzde 89’u iş seçiminde maaş ve kariyer gelişim imkânlarına önem veriyor.

TÜRKİYE’DE GENÇLERİN PROFİLİ

  • Gençlerin yüzde 50’sinden fazlası bir web kamerasına sahip.
  • Her beş gençten biri YouTube’a günde birkaç kez giriyor.
  • Yüzde 97’si mobil telefon kullanıyor.
  • Yaklaşık yüzde 40’ı bir finansal danışmanla video aracılığıyla görüşmeye sıcak bakıyor.
  • Önceki nesle göre finansal konularda blog ya da forumlarda dört kat daha fazla görüş belirtiyor.
  • Yüzde 40’ı web tabanlı kişisel finansal yönetim (PFM) araçları kullanıyor.

Kaynak: www.haberturk.comTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail