Ocak 2024 Otel Çalışanları Maaşları Ne Oldu?

2024 Ocak Otel Maas Zamlari Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Gündem şu anda bu sektörümüzde.
O kadar çok otel açıldı ki,
O kadar çok otelci sektörü bıraktı ki,
Zaten az idik,
Artık bulmak daha da zorlaştı,
Deneyimli, nitelikli, turizm çalışanlarını….

Onlar doldurur oteli,
Onlar karşılar misafiri güler yüzle,
Onlar çözer sorunlarını,
Onlar temizler odalarını,
Onlar hazırlar, sunar yemeğini…

Siz sanırsınız ben yaptım,
Mimarını, mobilyasını, seramiklerini, tekstillerini ben seçtim,
Benim otelim çok kıymetli,
Mal iyi zaten, kendi kendini satıyor…
Korum işçiyi çalışır… Peh peh peh…
Bu ne kibir…
Sabrın sonu selametse,
Kibrin sonu felakettir.

O yüzden bırakın şu asgari ücreti takip etmeyi,
Diğer otellerin yaptığı zam oranlarını sormayı,
Esas işi yapan ekibinize,
Daha insanca yaşama imkanları sunun,
Çalışan sadakatini sağlamış,
Adları malum marka otellerin,
Neler yaptığına bir bakın, örnek alın.

Otelin gelirleriyle orantılı,
Yüzde, prim, bonus, service charge,
Adı şu veya bu, paylaşın onlarla..
Paylaşmadan başaramazsınız,
Çalışan ve misafir sadakatini sağlayamazsınız,
Paylaştıkça sahiplenirler misafirleri,
Misafirler de otelinizi…

İnsanınıza değer verin,
Yoksa adınız çıkar,
Sektör küçük, duyulur hemen,
İlanlarınıza kimse başvurmaz,
Başvuranları da siz beğenmezsiniz.
Hayırlısıyla, selametle, İnşallah Maşallah
#2024 #Maaslar #turizm #otel #MaasZammi

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Koyunun Olmadığı Yerde Keçiye Abdurrahman Çelebi Derler

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizm’de çalışacak nitelikli insan kaynağı çok azaldı… 😕

İşini iyi yapan otelci, satışçı, pazarlamacı arkadaşlarım, sizlere saygım sonsuz, iyi ki varsınız. Sizlerin değeriniz iyi bilinsin diye yazdım bu yazıyı…. Malum kaç kişi kaldık ki şurada… 🙏🙏🙏

Bir kısmı sektörün hızlı büyümesinden dolayı konumunu hazmedemeden çok hızlı yükseldi.

Onların da kabahati yok ne yapsınlar. “Ham meyvayı kopardılar dalından.” 🎵🎵🎵

Bir kısmı başka sektörlere kaydılar. Pandemi yada kötü yöneticileri yüzünden… Maalesef…

Değerli otelci, satışçı, pazarlamacı meslektaşlarım.

Ne olursa olsun, piyasada adam gibi adam kalmasa da,

Siz siz olun tanımını, anlamını, içeriğini bilmediğiniz tecrübeniz olmayan ünvanları kartvizitinize yazdırmayın.

Herkes Satışçı Olamaz, Herkes Pazarlamacı Olamaz

Gerçi bir atasözü var: 🗣️ “Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derlermiş.”📎 diye…

Ama siz yine de bilen birinin karşınıza çıkabileceği ihtimalini ve yüklendiğiniz sorumlulukları yerine getiremediğinizde düşeceğiniz durumu düşünerek hareket edin.

Yoksa bilen birinin karşısında çok komik duruma düşersiniz.

Çok hızlı zirvesine çıktığınız kariyerinizi bir anda bitirirsiniz.

Hani derler ya “kariyerinin zirvesinde” hak etmediği bir konumda anlamında ya da “Over-Rated” de derler olması gerekenden daha değerli durumda, fiyatı çok yüksek….

Özgeçmişinize veya kartvizitinize kolayca satış müdürü, direktörü, koordinatörü yazabilirsiniz.

Kimse size hesap sormaz. Yetki belgesi de istemez. Gidersin bir matbaadan 100 – 200 liraya bastırırsın bir kartvizit.

Girişkensindir, özgüvenin yüksektir, tipin ve karizman da yerindedir, lacivert takımı da çektin mi şöyle ohhh gezer durursun fuarlarda, acente ziyaretlerinde… Şık şıkıdım… Tırım tırım tırım… Kakara kikiri… 👩💼👨💼

Oteli dolduruyor da olabilirsin. İçinde de diyorsundur “Lan Nasıl? Biz Birşey Yaptık Mı”

Sattığın oteli iyi tanımadan, hizmet seviyesini, müşteri beklentisini anlamadan, fiyatını, pazarını, konumunu bilmeden satabilirsin, dolar bir anda otel ne olacak.

Yağıyor zaten şu anda İstanbul’a müşteri… Aman nazar değmesin. 🧿🧿🧿

Birkaç online kanala verirsin en yüksek komisyonu, oturduğun yerden doldurursun oteli. 🛎️🛎️🛎️

Veya tanıdıkların vardır, çevren geniştir (yani eş dost anlamında 🤭), veya iyi bir acente yakalamış olabilirsin.

Tesadüfen çok iyi satışlar yapıyor olman da “Satışçı” olduğun anlamına gelmez.

Hadi diyelim ki Satışçı olduğunu sandın,

O kadarcık bilgiyle ve tecrübeyle “Pazarlamacı” hiç hiç olamazsın.

Onu bari yazma kartvizitine.

Çünkü “Pazarlamacı” olmak için çok çok daha fazlasına ihtiyacın var.

Ürün nedir? Ürün yönetimi nedir? Ürün tasarımı nedir? Ve daha bir sürü ürünle ilgili bilgiyi bilmiyorsan.

Otelin marka konumlandırması, segmentasyonu nasıl yapılır bilmiyorsan.

Tanıtım, reklam, tutundurma nedir, farkları nedir?

Otel için SWOT nasıl yapılır? Rakipler nasıl seçilir?

Oda isimlendirmesi, fiyatlandırması nasıl yapılır?

Bütçe nasıl yapılır bilmiyorsan, 🔢🧾

Satışçı olduğunu sansan bile Pazarlamacı olduğunu hiç sanma.

Aman ha bilmeden,

Okulunda okuyup, iş hayatında tecrübe etmeden, 🏫

Ya da iyi bir ustadan öğrenirken, bir yandan da kitapları karıştırmadan, 📚📚

Kulaktan dolma bilgilerle,

Pazarlama bilmem nesi yazma kartvizitine…

Yemezler… Gerçek satışçılar ve pazarlamacılar seni hemen tanır, anlarlar bir b…k bilmediğini.

Bazıları yer tabi ki!!!

Neden olmasın var öyleleri de.

Onlar da konuyu bilmiyorlar ne yapsınlar, ağzı iyi laf yapıyor diye sana inanırlar tabii ki.

Kızımız veya oğlumuz saatlerce mesai yapıyor, çok çalışıyor, diye seni koruyabilir babacan müdürlerin, patronların… 🏋️

Ne güzel hala “giderin” yani müşterin vardır.

Niye?

Anlayacak adam çok az kaldı çünkü piyasada..

“Koyunun olmadığı yerde keçiye Abdurrahman Çelebi derler.”

Ama sen de biliyorsun ki aslına kafanın için bom boş, bir b…k bilmiyorsun…

Soramıyorsun da kimseye bilmediğini anlamasınlar diye…

Hadi bakalım,  

Yandaki otel %100 doluyken senin dolmayan otel odalarının, hesabını kim verecek?

Yandaki otel 150 Eur ADR ile oda satarken senin ucuza satmanın,

Ya da “over-rated” çok çok pahalıya satıp müşteriyi tatmin edememenin,

Kar etmeyen işletmenin, mutsuz müşterilerin hesabını kim verecek?

Şimdi ne yapacaksın?

Birkaç seçeneğin var;

Sizce bu aşamada ne yapabilir bu “Çakma Satışçı ve Pazarlamacı Arkadaş”?

Yorumlarınızı bekliyorum 🙂

Demirhan Doruk Aktoprak

#SatışMüdürü #SatışDirektörü #SatışKoordinatörü #SatışDanışmanı #SalesManager #OverRated #Hotels

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizm’de İnsana Ne Zaman Değer Vereceğiz?

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Son günlerde Turizm Sektöründeki en büyük sorun kalifiye personel bulunamaması.

Bunun sebebi de yanlış insan kaynakları politikası, personele değer verilmemesi, kötü çalışma koşulları ve elbette ki düşük ücretler.

Diğer bir sebep de Pandemi döneminde kapanan otellerin personeline hiç değer vermemesi sebebiyle kalifiye çalışanlar farklı sektörlere yönelmiştir.

 * * *

26 Mayıs’ta Raffles Hotel’de Hotel Linkage Zirvesi gerçekleşti.

Zirvedeki en etkili konuşmalardan birisi de Four Seasons Hotels Bosphorus ve Sultanahmet Genel Müdürü Tarek Mourad’ın konuşmasıydı.

Tarek Mourad “İnsana Yatırım Yapın” dedi.

Misafirleri memnun etmek ve en iyi hizmeti sunabilmek için insana yatırım yapılması gerektiğini, teknolojiyle misafirlere daha hızlı hizmet verilebileceğini anlattı.

Pandemi döneminde dahi gelirlerde rekorlar kırdıklarını, bunu personel ve hizmet kalitesiyle başardıklarını belirtti.

Tarek Mourad, 40 yıldır sektörde değişen bir şey olmadığını, yeni bir şey olmadığını söyledi. “Misafir aynı, beklentileri aynı, sadece yeni yöntemler ve teknolojilerle çalışanların işlerini kolaylaştırıp hizmetlerin en hızlı şekilde misafire ulaştırılmasını sağlıyoruz.” dedi.

 * * *

Diğer yandan, Turizm Güncel’e verdiği demeçte, Çeşme Turistik Otelciler Birliği Başkanı Yakup Demir, “10 bin lira maaşla otelde çalışacak personel bulamıyoruz” diyor. “Yurt dışından gelen elemanların çalışması işini kolaylaştırmamız lazım” diyor.  “En iyisi, personel sıkıntısının olmadığı Uzakdoğu ülkelerinde bu işi yapmak” diye de ekliyor. Yazıyı buradan okuyabilirsiniz:

https://www.turizmguncel.com/haber/yakup-demir-10-bin-lira-maasla-otelde-calisacak-personel-bulamiyoruz

* * *

Tarık Mourad’ın ve Yakup Demir’in demeçlerinin arasındaki farkı okuyucuların değerlendirmesine bırakıyorum.

 * * *

Bazı oteller sürekli olarak personel arıyor.

Bu otellerdeki insan kaynakları fonksiyonları sadece personel ve özlük işlerinden ibaret.

İlan yayınlama, işe giriş çıkış işlemleri, maaş ödemeleri, bordro imzalatma, puantaj vb. işlemler de genelde muhasebe finans personelince yapılıyor.

Sürekli personel arayan oteller insan kaynağına değer vermeyi bilmediği gibi meselenin sadece ücretle ilgili olduğunu sanıyor.

Aslında söylemedikleri şey çoğu personeli asgari ücret veya “bir tık üzeri” diye tanımladıkları ücretlerle çalıştırıyorlar.

Haftanın 6/7 günü 9 saat + fazla mesaiyle, kötü konaklama şartlarında kalacak, dil bilen, üniversite mezunu ve deneyimli personel arıyorlar.

Ama ücret asgari ücret veya bir tık üzeri !

10 – 15 bin liraya çalışacak genel müdür veya satış müdürü, hatta mümkünse her iki görevi de birden yürütebilecek personel arıyorlar.

 * * *

Four Seasons Bosphorus ve Sultanahmet gibi otellerse eleman aramıyor, aynı pozisyon için sık sık ilan vermiyor.

En iyi, en nitelikli çalışanları doğal olarak kendisine çekiyor bu tip oteller.

Peki Neden Sizce?

Bu tip otellerde insana verilen değer, insan kaynaklarıyla ilgili departmanlarla zaten aşikar. 

Departman adı olarak “İnsan Kaynakları” yerine “İnsan ve Kültür” kelimelerini kullanıyorlar.

Direktörlük seviyesindeki People & Culture Departmanında, Recruitment, Training & Development, Talent Acquisition gibi bölümler bulunuyor bu otellerde.

Doğal olarak işgücü devir oranları çok düşük. 10 yıllarca çalışıyor personel.

Misafirlerin ödedikleri ücretler ve memnuniyetleri de üst düzeyde.

* * *

Bir otel için insan kaynağı en önemli değerlerden biridir.

İyi bir lider, otel personelini mutlu ederse onların da misafirleri memnun edeceğini çok iyi bilir.

Sürekli personel aramak yerine, en iyi çalışanlar tarafından tercih edilen bir işveren olmak istiyorsanız değişime hemen başlayın.

  1. Otel çalışanlarını memnun etmek en büyük önceliğiniz olsun. İyi liderler çalışanlarla ilgilenir, çalışanlar da müşterilerle…. Çalışanlarınızı neyin motive ettiğini ve strese soktuğunu bilin ve aksiyonlarınızı buna göre alın. Çalışan memnuniyeti, bir otelin pazardaki itibarını doğrudan etkiler ve en iyi yetenekleri size çeker.
  2. Çalışanlarınızı can kulağıyla dinleyin. Tüm fikirlere açık olun. Onların bireysel sorunlarını, fikir ve önerilerini dinlemek için zaman ayırın. Hiçbir işiniz bundan daha önemli ve öncelikli değil. Dinlenmek duyulmak önemsenmek çalışan sadakatinde en önemli motivasyon kaynağıdır.
  3. Çalışanlarınızı şirketin durumu hedefleri ve başarıları konusunda açıkça bilgilendirin. Endişelenmelerine sebep olacak gri noktalar bırakmayın. Ekonomik Kriz dönemlerinde hiç bilgi paylaşmazsanız en kötüsünü düşüneceklerdir. Motivasyonlarını kaybedecekler ve bu da müşteri memnuniyetine olumsuz olarak yansıyacaktır.
  4. Arkadaşça bir çalışma ortamı yaratın. Negatif elektriğe dedikoduya müsaade etmeyin.
  5. Nitelikli personellerinize niteliksiz muamelesi yapmayın. Ücretleri diğer otellere göre değil adayın niteliklerine ve yaptığı işe göre belirleyin.
  6. Başarıyı takdir edin. Takdir edilmek ve saygı görmek hepimizin ihtiyacı ve motivasyon kaynağıdır.
  7. Ödüllendirme sisteminiz olsun. Ödüllendirmede parayla satın alınamayacak şeyler üzerine odaklanmanız çok daha büyük değerler yaratabilir. Önemli günlerde hatırlanmak ve küçük hediyeler organize etmek parasal ödüllerden daha anlamlıdır.
  8. Niteliksiz personeller için okul olun. Hiç iş deneyimi olmayanlara da fırsat verin. Onları eğitmek için zaman ve kaynak ayırın.
  9. Paylaşımcı olun. Otelin başarısı için çalışanlarınızı maddi ve manevi olarak ödüllendirin. Nasılsa bahşiş alıyorlar demeyin.
  10. Adil olun. Terfi ve zamlarda personelinize adil olun. Performans değerlendirmeyi sadece size karşı olan tavırlarına göre değil 360 derece değerlendirmelere dayanarak objektif değerlendirin.
  11. Kriz dönemlerinde maaşları tekrar gözden geçirin. Enflasyon karşısında alım gücü eriyen maaşlar için devletin asgari ücrete zam yapmasını beklemeyin. Otelin gelir artışına ve döviz kuruna göre yeniden değerlendirmeler yapın.
  12. Eğitime yatırım yapın. Personelinize eğitimler aldırın. Kişisel gelişimi destekleyin. İşlerini daha iyi yapmalarını sağlamanın yanında çalışanların otelinize bağlılığı da artacaktır.
  13. Kariyer yollarını açık tutun. Otelde yükseleceğini bilmek aynı zamanda daha iyi ücret alabileceği anlamına gelir. Herkesi motive eden şeyler farklıdır. Ama bu madde birden fazla ihtiyacı karşıladığı için çalışanların kariyer yollarının açık olduğunu belirtmelisiniz. Çalışanlar otelinizde terfi alabileceğini bilirlerse motivasyonları mutlaka artacaktır.

Demirhan Doruk Aktoprak

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Otobüste Kalmak Helsinki Otogarı Teorisi

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

TURİZM SEKTÖRÜNDE SABRETMEK

Son 10 yılda “YA SABIR” diyeceğimiz, çok fazla olay oldu, yaşamadığımız terslik kalmadı.

En çok etkilenen sektör de hep Turizm sektörü ve turizm insanları oldu.

Turizm sektöründe maalesef “İNSANA DEĞER VEREN” işletme sayısının çok az olması sebebiyle, işgücü devir oranı diğer sektörlere göre çok daha yüksek.

Halbuki turizm sektöründe sabırla devam eden arkadaşlarımız için bu durum aynı zamanda hızlı bir yükselme fırsatı da yaratıyor.

Özetle sevdiğiniz işi seçtiyseniz, bir süre sıkıntılara sabretmeniz gerekiyor.

“Otobüste Kalmak” yani sabretmek seçtiğiniz yolun diğerleriyle aynı olmadığını, yolun bir yerlerinde işin sizin için daha zevkli hale geleceğini eninde sonunda size gösterecektir.

Belirli bir işte uzmanlaşmak (o işin virtüözü olmak) için, öncelikle o işi severek yapıyor olmanız ve en az 10.000 verimli saat harcamanız gerekiyor.

Günde 8 saat verimli çalışırsanız 4 yılda yaptığınız işin virtüözü haline gelebilirsiniz. 

#turizm #sabır #insanadeger #insankaynaklari #insan #humanresources #uzmanlık #kariyer

🛎️ Helsinki Otogarı Teorisi

📍İlerleme kaydetmediğinizi düşündüğünüzde ne yapmalısınız?

“Bir posta pulu ile ilgili en ilginç şey, işine bağlı kalma kararlılığıdır.” Napoleon Hill

📍Benzersiz yaratıcı tarzınızı nasıl tanımlarsınız – sizi diğerlerinden ayıran nedir?

HELSİNKİ OTOGARI TEORİSİ

📌2004 yılının Haziran ayında, Arno Rafael Minkkinen New England Fotoğraf Okulu’ndaki konuşmasında Helsinki Otogarı’ndan yola çıktığı çarpıcı bir örneğe yer verir:

Buradan kalkan tüm otobüsler kalkışta aynı yöne gider, hangi otobüse binerseniz binin, kendinizi bir süreliğine herkesle aynı yöne giderken bulursunuz.

Öndeki ya da yan taraftaki otobüste herkesin aynı yöne gittiğini fark edip bunu anlamsız bulduğunuzda, inip istasyona geri dönüp başka bir otobüse binebilir ve kendinizi ikinci denemenizde de herkesle aynı yöne giderken bulabilirsiniz.

📍Helsinki Otogarı teorisi, yolculuğunuzun ilk aşamalarının gerçekten başlamakla, alanınız için bir fikir edinmek ve bir iş portföyü geliştirmekle ilgili olduğunu etkili bir şekilde söyler.

📍Çalışarak ve neye ilgi duyduğunuzu anlamaya başlayarak, o alandaki becerilerinizi derinleştirmek için bu anlayış üzerine bir şeyler inşa etmeye başlarsınız. Zamanla, bir çalışma biçimine ve çevrenizdeki insanlardan farklı bir dizi sonuca dönüşen kendi tarzınızı yaratmaya başlarsınız.

📍Helsinki Otogarı Teorisi, genellikle gözden kaçan bazı önemli ayrıntıları da netleştirmeye ve ayırt etmeye yardımcı olur.

📌Tutarlılık Başarıya Götürür Mü?
Helsinki Otogarı Teorisinin en önemli özelliği, sizi daha fazla iş yapmaya değil, daha fazla yeni iş yapmamaya, denemelerinize uzun süreli şans vermeye teşvik etmesidir.

📍Otobüste kalarak, benzersiz, ilham verici ve harika bir şey üretene kadar kendinize yeniden çalışmak ve gözden geçirmek için zaman tanıryabilirsiniz. Sadece gemide kalarak, ustalığın kendini göstermesine izin verirsiniz.

🎯 Malcolm Gladwell’in Outliers adlı kitabında, belirli bir alanda uzman olmak için 10.000 saatlik kasıtlı uygulama gerektiğini belirtir. Bunu gerçekten yapmanın tek yolu ise otobüste kalmak.

📍Yaptıklarınızı beğenen insanlar ve yaptıklarınızdan hoşlanmayanlar her zaman olacaktır.

🛎️ Helsinki Otogarı teorisi, her seferinde pes etmeye ve başlangıca geri dönmeye bambaşka bir açıdan yaklaşır. Size devam ederseniz, ilginç ve gittiğinize memnun olacağınız bir yere varacağınızı vaat eder.

🛎️ Artık benzersiz olduğunuz, bir tarzınız olduğu ve kendinizi herkesten nasıl farklılaştırabileceğinizi bulacağınız bir yer üstelik.

🛎️ Ve bunu yapmak için sadece çok basit bir şey yapmanız gerekir: Otobüste kalmak. 🚌

#psychology #personaldevelopment #kişiselgelişim #psikoloji #tutarlılık

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Rate Disparity is Crucial For The Hotels

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmailAre the hoteliers aware of the importance of “Rate Disparity” on the sales performance?

A research report shows that; 74% of the hotels in Dublin had rate disparity issues. %87 of hotels in London and %97 of hotels in Venice are offering cheaper rates in OTA’s. This is showing us that if the destination is selling good hoteliers dont care about “Rate Disparity”.

What do you think? Don’t we lose an opportunity to make more revenue and show a better sales performance?

No doubt, it has a big impact on hotels sales performance like all other industries. Most of my colleagues are aware of it but some are not. You can see from the screenshots attached to this article. (Screenshots 1,2,3,4,5)

Of course i will not declare the hotel names as my purpose is not to offend or embarrass any of my colleagues. Some are not aware of their current situation or maybe they are aware but they dont know what to do. Some just prefer not to speak about it as if it has no importance and they think life can go on without caring about it. Just like some ill people who dont want to go to the doctor because they are afraid to hear they are ill.

Every customer cares about rate disparity. Even rich people care more about what they pay and what they get. Price is what they pay and value is what they get. Nobody wants to pay more then its value if there is a way of buying cheaper the same thing.

Likewise all hotel guests are smart and their money is precious. They do check carefully “Rate Disparity”. Even sometimes the guests decide not to book your hotel if you are not offering a good deal on your direct booking channels. And if you are not aware what is the difference between your proposal to him and what he can see alternatively by metasearch sites, the guests thinks that its insulting. Your guests may lose trust in you. They expect more favorable direct offers especially from the brand / chain / managed hotels. Even and even isnt it a shame to present more expensive prices on your own hotel/chain/DBS website which has become the third OTA after two bigs; Expedia and Booking. You will lose out on your commission free direct bookings.

Rate Disparity is crucial for hotels’ sales performance.

“Rate Disparity” is crucial for hotels and for the guests too… Otherwise how can you explain the meta-search engines big bang? Metasearch engines are price comparison sites used to compare prices of different providers for the same product.

For its importance OTA’s are acquiring Metasearch engines.

  • Priceline (Booking.com) acquired Kayak for $1.8 Billion on 2012.
  • Expedia paid $632 million for %61.6 majority stake in Trivago in 2012.
  • China’s Ctrip has bought Skyscanner for $1.74 billion on 2016.
  • Priceline (Booking.com) Buys Momondo for $550 million to expand in Europe in 2017.
  • CTRIP and Booking.com forge global travel partnership

… and many other acquisitions or partnerships will continue on in the future.

Due to OTA consolidations, there are only two OTAs left today in much of the world: EXPEDIA and BOOKING.

Why does it happen?

Rate disparity is mostly caused because of administration. There are a few more factors that cause to rate disparity:

  • OTAs can run out of rooms or you forget to stop sales on wholesalers providing XML to B2B2C channels.
  • The wholesalers or OTAs can post your wholesale rates on sale with low markup.
  • Administrators who work with wholesalers’ or OTA’s market managers creates direct promotions and forget updating hotel’s website or other channels.
  • The OTA is using a different currency conversion rate than your hotel.
  • The OTAs use their commission in order to discount the rates that they are offering.
  • The revenue manager at the hotel accidentally links to the wrong OTA rate, by mistake creating rate disparity and helping the OTAs sell more than the hotel itself.
  • Sometimes OTAs and sometimes your channel manager may have errors on updating your prices or inventory.
  • The rates for some markets are presented in wrong geographical regions by technical errors.

What should you do?

Mostly disparity is caused by manual error and administrative issues. The key point is to stay on the top of the problem and knowing the hotel market. Every hotels disparity issues are different from each other. Knowing these you should follow these steps;

  1. Diagnosis… To understand the problem is the half of the job which is the hardest. Sometimes its hard to understand your problems yourself. You can receive counseling services from professionals.
  2. Contracts… You should check all the contracts with agencies and channels and be sure that all the channels have the same conditions. You should check all your room types, rate types and promotions.
  3. Distribution and monitoring… Then you should select the right technology provider and right setups to connect and distribute your rates and inventory. The right hotel technology will monitor the rates that are being offered on OTAs and other distribution channels, and adjust your own hotel rates accordingly. Its also important for to improve your administrative efficiency.
  4. Continious audits… You should check and test all the channels. Also you should use metasearch sites to check differnt dates every day.
  5. If your contracts allow you, offer a slightly lower rate on your own web site.
  6. If your contracts dont allow you to do so, at least keep tha OTA’a price same on your own web but you can offer more perks included in the price, like free wifi, parking, F&B or SPA discounts, transfer service. Or you can create a campaign code for discount and share with them by email or phone.

Conclusion

All the hoteliers need to care about Rate Disparity and to fix it.

But how? Let me give you a hint.

“Some of the wholesalers” are trying to get a piece of share from 2 big brother OTA’s. But they wont be successfull, because they dont know the Online Business as much as the 2 big brothers.

They are despairingly trying to cheat by low markup and sell with %1-2 cheaper prices. This share stealing has no continuity and will bring more trouble than its short term prizes. Even they will lose their wholesaler business to OTA’s too. As you all know this 2 brothers also started wholesaler business. So far they are doing good. But I can not say the same for the some wholesalers.

I beleive most of the hoteliers know these solutions. And do you?

For further information you can contact me  dorukaktoprak@hotmail.com

#RateDisparity #Price #Discrepancy #DemirhanDorukAktoprak #keyiflevememnuniyetle #Turizm #Otel #SatışPazarlama #SalesMarketing #Revenue #RevenueManagement #Online #Sales #GenelMüdür #SatisPazarlama #İstanbul #Bodrum #Makedonya #Gürcistan #Gaziantep #LuxuryHotels #AirportHotels #HistoricalHotels #ResortHotels #CasinoHotels #OTC #OTA #Booking #ExpediaTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Genel Müdürler Ne İş Yapar?

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Deneyimsiz çalışanlar ve bazı patronlar sanırlar ki Müdür’ler boş boş oturuyorlar.

Büyük Amerikan imalat fabrikalarından birinin yönetim kurulu üyeleri kâr ve zarar hesaplarını incelerken, fabrika müdürünün aylığına takılmışlar ve bu ücretin yüksek olduğunu düşünmüşler.

İçlerinden iki kişi seçerek fabrika müdürü denen bu adamın neler yaptığını bir görmelerini ve ondan sonra bu konuda karar verilmesini kabul etmişler.

İki kişilik heyet bir sabah sessizce fabrikaya gitmiş ve fabrika müdürünün odasına girmiş. Gördükleri manzara su olmuş: Fabrika müdürü elinde kahve fincanı, ağzında purosu, etrafa halka dumanlar yaymakla meşgul. Masanın üstünde ne bir dosya, ne bir kâğıt hiç bir şey yok.

Bir müddet kendisi ile oradan buradan konuşan heyet üyeleri bu müddet zarfında müdürün hiç bir isle meşgul olmadığını ve yalnız bir kaç basit telefon konuşması yaptığını görmüşler.

Heyet aldığı intibadan memnun İdare Meclisine fabrika müdürü denilen zatın yanında bulundukları üç küsur saat zarfında hemen hemen hiçbir şeyle meşgul olmadığını ve bu bakımdan böyle basit bir iş için verilen yıllık 100.000 dolardan en aşağı üçte iki nispetinde bir tasarruf sağlanabileceğini söylemiş.

Tabii fabrika müdürü bu indirmeye razı olmamış, işten ayrılmış.

Yeni maaşla çalışmayı kabul eden birçok istekli arasında bir zat yeni fabrika müdürü tayin edilmiş. Üç aydan sonra idare meclisine gelen imalat istatistiklerinde az, fakat dikkati çekecek kadar bir düşme başlamış, fabrika müdürü yenidir, tabii bu kadar acemilik olur demişler.

Altıncı ayın sonunda üretim ve kar istatistik eğrisi bir hayli düşmüş. Hatalı üretim miktarı ise epeyce artmış.

Eski heyet azaları yeni fabrika müdürünü odasında ziyaret etmişler. Adamcağız kan ter içinde, bir elinde telefon, öteki eli evrak imzalamakla meşgul, başıyla gelenlere oturmalarını işaret etmiş. Gelen giden o kadar çok ki, adamla doğru dürüst konuşmaya bile imkân olmamış. Fakat heyetin kanaati şu olmuş; böyle canla başla çalışan bir adam başta olduğu müddetçe işlerin düzelmemesi için hiçbir sebep yoktur, biraz daha bekleyelim diye rapor vermişler.

Sene sonu gelmiş, her zaman kâr eden fabrikanın bilançosu zararla kapanınca idare meclisi azaları birbirine girmişler ve isi yeniden incelemeğe başka bir heyeti memur etmişler. Yeni heyet, müdürün odasına değil, fabrikaya gitmiş ve iş başında bekleyen insanlar görmüş, sebebini sormuş aldıkları cevap şu olmuş: “Hususi bir döküme başlayacağız, fabrika müdürü ben gelmeden başlamayın dedi, biz de bekliyoruz, her halde elektrik atölyesinden bir türlü ayrılmaya vakti olmadı.”

O sırada gözleri, yaşlı bir ustabaşına ilişmiş, adamı şöyle bir kenara çekmişler ve fabrikanın eskiye nazaran daha fena çalışmasının sebeplerini sormuşlar. Yaslı ustabaşı içini boşaltmak ihtiyacını uzun zamandır hissetmiş olacak ki:

-Baylar demiş, eski müdürümüz teferruatla uğraşmaz, ileriye ait planlar yapar, işi bize bırakır, biz de normal zamanlarda onu rahat bırakırdık.

Ani, içinden çıkamayacağımız olağanüstü bir problemle karşılaştığımız zaman ancak ona başvururduk ve o zaman da bilirdik ki, o bizim bu sorunumuzu çözecek.

O hakiki fabrika müdürü idi. Güler yüzlü idi, purosunu içer, bizle şakalaşır, fakat hepimiz için düşünürdü. Şimdiki müdür de çok dürüst, iyi niyet sahibi, hatta çok daha çalışkan bir adam. Fakat o hiçbirimize inanmıyor, her işin kendisi tarafından görülmesini istiyor.

Yani o, bizim yerimize ustabaşılık yapıyor, tabii biz de amele çavuşu mertebesine düşüyoruz, haydi neyse buna da aldırmayalım, ama fabrika müdürlüğü boş kalıyor. Elinde purosu, ileriyi görmeğe çalışan, tedbir alan, düşünen adamın yerinde kimse yok.

Eski fabrika müdürünü tekrar oraya getirmek isteyen idare meclisi, bir senelik acı tecrübesinden sonra 100.000 yerine 150.000 dolarla onu ancak gelmeye razı etmiş.

* Bu olay; Nüvit Osmay’ın “İnsan Mühendisliği” kitabından alınmıştır.

Yöneticilik güç bir sanattır. Öyle bir sanat ki, eseri gözle görülmez ve ölçülmesi de ancak mukayeselerle ve senelerin tecrübeleriyle biraz mümkün olabilir. Onları, yalnızca zaman ve o müessesenin çalışanları değerlendirebilir. Onun için günlük takdir bekleyenlerden bu sanatın sanatçısı çıkmaz.

İyi bir Genel Müdür;

  • Düşünür, planlar, hedef koyar ve çalışanlarını bu hedeflere yönlendirir.
  • İş süreçlerini yaratır, yönetir ve gerektiğinde değiştirir.
  • Hedeflerin gerçekleşmesini sağlar.
  • Resmin tümünü görebilir.
  • Gerektiğinde danışmanlardan akıl alır.
  • İyi bir iletişimcidir.
  • Problem çözücüdür.
  • İyi bir eğitimcidir.
  • İşe göre insan, insana göre iş seçer.
  • Sonuç odaklıdır.
  • Astlarına değer verir, onlara güvenir, yetki aktarır.
  • Astlarınca güvenilir. İyi bir danışmandır.
  • Gereksiz ayrıntıya girmez.
  • İşini ve iş yerini sever.
  • Astlarının işini sevmesini sağlar.
  • Çalışanlarına bir takım oldukları ruhunu verir.

Sevgi ve Saygılarımla

Doruk Aktoprak

www.DorukAktoprak.com

#Turizm #Otel #İnsanMühendisliği #GenelMüdür #NeİşYaparTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizme Kalifiye Eleman Lazım ama Kalifiye Yönetici de Lazım

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizm sektörünün en önemli sorunlarından birisi de kalifiye elaman eksikliği.

Özellikle güney ve ege bölgesindeki otellerin çoğu 6-7 ay açık kalabiliyor. Bu da gençlerin her kış 5-6 ay işsiz kalmasına sebep oluyor. Bu ve benzeri sebeplerle de gençler turizmi bir meslek dalı olarak görmüyor, geçici bir iş kolu olarak görüyorlar.

Yorucu çalışma koşulları, uzun çalışma saatleri, düşük ücret, insanca muamele görmemek, kariyer yolunu görememek, adaletsizlik sebebiyle birkaç sene çalıştıktan sonra sektör değiştiriyorlar.

Şehir otelleri 12 ay faal olduğundan durum biraz daha iyi. Ancak kıyı otellerindeki personel eksikliği şehir otellerindeki personel sirkülasyonunu da olumsuz etkiliyor.

Turizm sektöründe 1 yıl bir işletmede çalışabilmek başarı sayılıyor. Özellikle bazı işletmelerde patronlar ellerinde kılıçla dolaşıyor ve sürekli kelleler uçuruluyor. Doğal olarak bu tür işletmelerin adı çıkıyor ve personel bulamıyorlar.

Genel olarak eğitimdeki planlama eksikliği, maalesef turizm okulları ve öğrenci sayılarında da kendini göstermektedir. Üniversiteler, STK’ları, turizm sektör temsilcileri ve turizm bakanlığı yetkilileri birlikte orta ve uzun vadeli planlar yapmalı. Hangi bölgeye kaç yataklı otel açılacak, bu otellere hangi yollar ve havalimanı hizmet verecek, bu bölgede kaç adet turizm fakültesi ve meslek lisesi açılacak, bölgedeki halk turizm açısından nasıl bilinçlendirilecek, esnaf nasıl denetlenecek ve daha bir sürü konu planlanmalı…

Yeni turizm liseleri ve meslek yüksek okullarının açılması teşvik edilmeli ve gençlerimiz iş garantisiyle bu okullara yönlendirilmelidir. 2014-2015 eğitim öğretim yılı itibariyle Türkiye’de 36.259 öğrencinin eğitim gördüğü 135 Anadolu Otelcilik ve Turizm Meslek Lisesi (AOTML) ve çeşitli üniversiteler ve meslek yüksek okulları bünyesinde eğitim gören toplam 69.795 öğrenci bulundurmaktadır. 2014-2015 eğitim öğretim yılı itibariyle Türkiye’deki üniversiteler bünyelerinde 26 adet Turizm Fakültesi bulundurmaktadır.

Bu okulların sayısı arttırılmalı, eğitim müfredatı gözden geçirilmeli, yeni bilgiler, beceriler ve teknolojiler müfredata eklenmelidir.

Turizm bakanlığı alternatif turizmi teşvik etmeli, inanç turizmi, yayla, golf, kültür, av, termal, sağlıklı yaşam, kongre turizmi, futbol, mağara, kuş gözetleme, bitki inceleme, kayak, trekking, yatçılık, rafting, yamaç paraşütü, triatlon, paraşüt, dalış ve benzeri alternatif turizm organizasyonlarını desteklemelidir. Devlet alternatif turizm acentelerine getirdikleri turist başına “cazip” teşvikler vermelidir.

Peki profesyonel turizm yöneticileri olarak biz neler yapmalıyız? Neyi eksik yapıyoruz? Özdeğerlendirme yapıyor muyuz?

Öncelikle gençleri yetiştirmek, mesleği sevdirmek ve sektörde tutunmalarını sağlamak için onlara insanca çalışma şartları sunmalı, eğitim, adil ücret ve kariyer koçluğu vermeliyiz.

Çalıştığımız oteller kıyı oteliyse sezonu uzatmak için çalışmalar yapmalıyız. Alternatif turizm türleri geliştirmeli ve pazarlamasını yapmalıyız. Böylece daha uzun süreli çalışma koşulları sunabildiğimiz personeli kaybetmeyiz.

Yurtiçi ve yurtdışı fuarlarda bölgemizi pazarlarken, pastayı büyütmek için, yerel yönetim ve kamu desteğinin yanında rakip otellerle de işbirliği yapmalıyız.

Bölgemizdeki rakip otellerle rekabeti fiyatla değil hizmetle yapmalıyız. Aksi halde fiyatlar düştükçe daha az elemanla insanüstü efor harcamak zorunda kalırız ve çalışanlara insani çalışma koşulları sunamayız.

Turizm fakülteleri ve okullarıyla işbirliği yaparak okullardaki derslere konuşmacı olarak konuk olalım. Öğrencilerle yakın ilişkiler kuralım onlara yeri geldiğinde abilik ablalık yapalım yeri geldiğinde öğretmenlik.

Zorunlu olarak staj yapan gençleri bedava iş gücü olarak görmeyelim ve onları gerçekten eğitelim. Öğrenciler mesleğiyle ilgili daha çok şey öğrendiği işletmede çalışmayı tercih edeceklerdir. İşini severek yapan bir stajyerin neleri başarabileceğini kendi gözlerinizle görün.

Elemanları eğitmekle uğraşmayalım nasılsa kaçıyorlar kafasını değiştirelim.

İşe alırken 2-3 aşamalı görüşme yapıp, sınav, kişilik testleri, referans kontrolleri yaptığımız çalışanları, ilk hatalarında, bir kelamla, muhasebe departmanı üzerinden kovmayalım. İşten çıkardıklarımıza da, kendisi ayrılanlarla da işten çıkış mülakatı yapalım.

Profesyonel otel yöneticileri olarak patronlarımıza, duymaktan hoşlandıkları yalanları değil, doğruları söyleyelim. Odağı insana hizmet olan turizm endüstrisinde çalışanlarımızın da insan olduğunu gözden kaçırmayalım. Mutlu çalışan, mutlu misafirler yaratır.

Ve şu anda aklıma gelmeyen daha bir sürü şey… Özetle turizme kalifiye eleman lazım ama kalifiye yönetici de lazım.

Sevgi ve Saygılarımla
Doruk Aktoprak
www.DorukAktoprak.com

#Turizm #Otel #İnsan #MutluÇalışan #MutluMisafir #Kalifiye #Eleman #Yönetici #Aranıyor #Plan #EğitimTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Otelimize Acil Kan Aranıyor!

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmailHer şeyi acilen arıyoruz… ACİLEN Eleman, iş, aşk, kan, ev, araba, bakıcı, pazarlamacı, bulaşıkçı, garson, tezgahtar, hayırsever, sponsor, fenere başkan, cimboma kanat, beşiktaşa golcü ARANIYOR… Ama çok acil…

Son günlerde Otellerde eleman ilanları da böyle… Otelimize uzun zamandır eleman arıyoruz. Tam birini buluyoruz hoppala bu arada başka bir eleman işi bırakıyor.

Haydi bakalım, yine eleman aramaya devam. Özellikle de oteller son dönemde eleman bulamıyor. Hali hazırda çalışanlar bile iş arıyor. Değilse bile headhunter’lar avlıyor. Hoop terfien transfer.

Neden peki? Neden turizmde çalışacak eleman bulamıyoruz?

Güneyde oteller açıldı ondan bulamıyoruz… Herkes eleman arıyor bir tek biz değil ki… İnsanlarımız tembel çalışmak istemiyor, işsizlik falan külliyen yalan… Ara eleman yok şekerim… Kendi uydurduğumuz bu bahanelere inanmaya devam edecek miyiz?

Eğer doğru personeli işe alırsanız ve doğru bir oryantasyon programıyla onları takımın bir parçası yapabilirseniz, sadece maddi avantajlardan dolayı sizi terk edip gitmeyeceklerdir. Çalışanlarınız gizli gizli iş aramayacaklardır. İşçinin tek motivasyonu para değildir. Herkes bunun farkındadır. Patronlarda da bilirler ve söylerler. Ancak Erich Fromm’un dediği gibi; “Önemli olan sözler değil, davranışlardır. Sevdiğini söyleyen birisi yerine, sevgisini gösteren birisine inanın.”

  • İşe alacağınız elemanın ne kadar sık iş değiştirdiğini sorgularken kendi turnover yüzdenize bakıyor musunuz? Kaç tane personeliniz kıdemli ve ne kadar kıdemli?
  • Yeni aldığınız elemanlara kendilerini ispatlamak için yeterli şansı veriyor musunuz?
  • Onlara takımdaki rollerini iyice anlatıyor musunuz? Oryantasyon yapıyor musunuz?
  • Çalışanlarınızın iş yükünün farkında mısınız? Çok fazla iş yükleyerek hata yapıncaya kadar bunaltıp cezalandırıyor musunuz?
  • İşe alım ve terfilerde adil davranıyor musunuz? Eski elemanla aynı pozisyona daha yüksek maaşla birini mi alıyorsunuz?
  • İş yerinizde bilgi akışını hiyerarşik bir düzenle yapıyor musunuz? Yoksa size yalan yanlış haber uçuran ajanlarınız mı var?
  • En son hangi personelinizi ödüllendirdiniz? Tamam patronlar zor beğenir ama hiç mi başarı kaydedilmedi?
  • Transfer olup gidebilenin değil kalabilenin değerli olduğu bir iş ortamı yaratabiliyor musunuz?
  • İşten ayrılanların gerçek ayrılma sebeplerini biliyor musunuz? Size “özel sebeplerle” diyerek söylemek istemedikleri gerçekleri duymaya hazır mısınız?
  • Çalışanlar arasında bir çatışma ortamı yaratmaktaki amacınız birbirlerini ispiyonlamaları mı? Yoksa iyi anlaşanların aralarında birleşip size kazık atacaklarını mı düşünüyorsunuz?
  • Mülakata çağırdığınız kişinin görüşmeye gelmeme sebebini araştırıyor musunuz? Adınız çıkmış olabilir mi?
  • En az ücret kadar önemli olan diğer konularda ne yapıyoruz? Kariyer, iş güvencesi, saygı ve takdir görmek, başarılı olduğunu bilmek, terfi, ödül, öğrenmek, kişisel gelişim olanakları, takımın parçası olmak, dinlenilmek, önemsenmek, hata yapma toleransının olduğunu bilmek, sevilmek ve daha bir sürü şey…

Yok yok bunlara hiç girmeyelim. Bize acilen bir sürü eleman lazım. Her pozisyona adam aranıyor. Varsa göndersene… Tamam şekerim…

Acelemiz var çünkü plan yapmıyoruz, yapsak da plana uymuyoruz, işimizi hep son dakikaya bırakıyoruz. İnternette gezerken bile okumakla uğraşmayalım, video olsun izleyelim istiyoruz. Ne demişler “Acele işe . . . .” 

Sevgi ve Saygılarımla

Doruk Aktoprak

www.DorukAktoprak.com

#Otel #Acil #Eleman #Acele #Neden #AceleİşeTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Turizm’de Pazarlama ve 100 Dolar Fıkrası

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmailÇPazarlamada-kriz-firsat-DorukAktoprak.comincede kriz = tehlike ve fırsat kelimelerinden oluşur.

Birçok olumsuz faktör biraraya geldi ve turizm sezonu geldi de çattı bile. Bazılarımız 2016’nın zor bir sezon olacağının farkında ve durumu toparlamak için pazarlamanın tüm tekniklerini kullanıyor, bazılarımız henüz durumun tam olarak farkında değil, bazılarımızsa farkında ama ne yapması gerektiğini bilmiyor, sormaya da cesaret edemiyor. Bazılarımız “On the job training”lerde öğrendiklerinin bu krizi atlatmaya yeteceğini zannediyor. Allah mesut etsin bilmemek mutluluktur. 🙂

Yıllar önce duyduğum bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istiyorum.

Mevsim yaz, aylardan temmuz. Fransız Riviera’sında küçük bir sahil kasabası. Yaz sezonu, ama yağmur yağıyor ve heryer bomboş. Kasabada herkesin birbirine borcu var ve krediyle yaşıyorlar. Şans eseri otele zengin bir Rus turist geliyor ve resepsiyona 100 dolar bırakıyor. Ama odayı beğenmezsem paramı alıp giderim diyor ve odaya bakmaya çıkıyor. Otel sahibi parayı alır almaz kasaba olan borcunu ödüyor. Kasap, 100 doları hemen alarak toptancıya borcunu vermeye gidiyor. Toptancı da büyük bir sevinçle parayı alıp, nakliyeciye borcunu ödüyor. Nakliyeci de dönüp dolaşıp otele olan borcunu ödüyor. Ve o anda Rus müşteri odadan geri dönüyor, odayı beğenmediğini söyleyip 100 dolarını geri istiyor. Parasını geri alan Rus müşteri, kasabayı terk ediyor.

Rus müşterinin bu ziyaretinden somut olarak hiç para kazanan olmuyor. Ancak tüm kasaba borçlarından kurtuluyor. Ek olarak da ekonomi büyüyor. 100 dolar 500 dolarlık işlem hacmi yaratıyor. 100 dolar kimsenin cebinde fazla süre kalmıyor ama aslında esas olan otelciye oluyor ve odası boş kalıyor.

Bu fıkra vesilesiyle düşünmemiz ve sormamız gereken bazı sorular var. Misafir odayı neden beğenmedi? Sorduk mu? Kaybettiğimiz misafirleri neden kaybediyoruz araştırıyor muyuz? Oteldeki odalardan hiçbirini mi beğenmedi? Odayı kim gezdirdi bellboy mu? Öylece çekip gitmeden önce misafire alternatif odalarımızı sunduk mu? Otelimizin diğer avantajlarından (konum, ulaşım, varsa spa, F&B kalitemiz vb) ve sunulan ek hizmetlerden (internet, concierge ve misafir ilişkileri) bahsettik mi? Pazarlamada, üründe yada personelde neyin eksik olduğunu araştırıyor muyuz? Tüm bu soruların ve misafir memnuniyetinin de pazarlamanın konusu olduğunu biliyor muyuz?

Otel ismi vermeye gerek yok, bilenler bilir; Sirkeci ve Sultanahmet’te 20 m2 odayı bu kötü dönemde bile 150 EUR’ya nasıl pazarlayabiliyor turizm duayenlerimiz? Diğer otellere göre alternatif maliyeti bu kadar yüksek fiyatları ödeyen misafirleri nasıl bu kadar mutlu edebiliyorlar? Nasıl bu kadar olumlu yorum alıyor ve Tripadvisor’da liste başı oluyorlar? Bu otellerin sahipleri, yöneticileri ve personeli neyi farklı yapıyor? Bu kriz döneminde bile odalarını nasıl dolduruyorlar? 5 yıldızlı oteller bu kriz döneminde 25 – 50 EUR’ya oda satmaya çalışıp da satamazlarken bu küçük oteller neyi bizden daha iyi yapıyorlar?

Pazarlama titrinin “Satış” titriyle beraber promosyon olarak gelen bir kenar süsü olmadığının farkında olanlarımızı tenzih ederim. Pazarlamanın kısa ve uzun vadeli planları yapan, oyunu kuran ve yöneten, stratejiyi ve taktikleri geliştiren, krizleri yöneten bir “Yönetim Bilimi” olduğunun farkında olanlarımız bu sene otellerini dolduracaklar, en az zararla otellerini kurtaracaklar. Nasıl mı? Ekonomi ve bombaların etkisiyle iyice azalan talebin önemli bir kısmını “Etkin Pazarlama Yönetimiyle” kendi otellerine çekmeyi başaracaklar ve krizi en az hasarla atlatacaklar. Diğerlerimizse maalesef çok zor bir sezon yaşayacaklar.

Bombaların patladığı bu kriz döneminde bile otelini doldurabilen turizm duayenlerimiz neyi bizden daha iyi yapıyorlar? “Pazarlama, Pazarlama, Pazarlama” ; krizden tek çıkış yolumuz. Yönetim Bilimi olanından bahsediyorum satış titrinin kenar süsü olandan değil. Umarım bu kriz iyi şeylere vesile olur zira kriz demek fırsat demektir. 

Tüm turizmcilere başarılı bir sezon dilerim. Sevgiler, saygılar

www.DorukAktoprak.comTakip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail