İnternet, seni annenden bile daha iyi tanıyor!

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail

Eğer, 1100’lü yıllarda İngiltere’de yaşıyor olsaydınız, Kral, sizin hakkınızda her türlü bilgiyi biliyor olacaktı: cinsiyetiniz, kaç yaşında olduğunuz, ne kadar arsaya, işçiye, büyük ve küçükbaş hayvana sahip olduğunuz ve daha bir dolu belki de size yakın olanların bile bilmediği bilgiler.

9 Eylül 1027 Çarşamba günü sabahı, Normandiya’da, İngilizlerin Fatih Sultan Mehmet’i, “Fatih” 1. William, nam-i diğer Piç William doğdu. 1066‘da İngiltere’yi işgal edip, İngiltere kralı oldu. O dönemde kral olmanın hem avantajları, hem de dezavantajları vardı. Hükümdarlığını yaptığınız yerlerden vergi toplayıp zenginliginizi arttırabiliyordunuz fakat aynı zamanda diğer zenginlerin orduları tarafından yenilip, kraliyetinizi (ve hayatınızı) kaybetme riskini taşıyordunuz. 1. William’da bütün bunların farkındaydı ve 1085 yılında, o zamana kadar hiç kimsenin yapmadığı bir şeyi yaptı: hükümdarlığı altında yaşayan herkes konusunda bilgi toplamak projesi başlattı.

Kral 1. William, İngiltere’nin dört bir köşesine (13 bin değişik köye) adamlarını yollayarak, o dönemde ingiltere’de yaşayanlar hakkında bilgiler toplattırıp, daha sonra “domesday book” ( mahşer günü kitabı ) adını alacak kitabı oluşturdu. Bu kitabın amacı, Kralın kimden ne kadar vergi toplayacağını tespit edebilmesi; kendi ordusunu oluşturup, krallığı tehdit edebilecek kadar zengin olan kişilerin belirlenmesi ve de askerlik yaşında olan kişilerin bulunmasıydı.

Yaklaşık 1000 sayfalık (ki o dönemde kağıt olurturmak günümüze göre farklı olduğundan, kitabın sayfalarını oluşturmak için 1000 koyun öldürüldü ama bu kitabın içerdiği mülk değerinin günümüz rakamı ile 1,5 trillion dolar ettiği düşünülürse, verginin geleceği yerden koyun esirgenmez denebilir – kapa parantezi) Domesday kitabı, iyi incelendiğinde, o dönemin sosyal yapısı, din, iş ve yaş bilgileri hatta yemek-içecek gibi indirekt detayları da veriyor bize.

Kitabın lakabının daha sonra Domesday olmasının hikayesi de ilginç. Haymatlos Ekşi Sözlük’de şöyle açıklıyor: “Kitapta yazanlar kanun olarak kabul edilir ve kitaba itiraz edilemez. 12. yüzyılda, kesinliğinden ve gücünden ötürü kitaba, o zamanki İngilizce’de doomsday (kıyamet günü) demek olan “domesday book” ismi verilir.”

1085‘in Domesday Book’u esasında teknik anlamda Google’dan cok farklı değil(di)! 9 Eylül 2008 (Kral 1. William’ın doğum günü) tarihine kadar, Google, her kullanıcının, Google üzerinde yaptığı her arama bilgilerini, kimliğini, IP ve ülke bilgilerini bilgisayarlarında süresiz tutuyordu.

Bir düşünün Google’un sizin hakkında bildiklerini! Hangi hastalığa yakalandığınızı, hangi ürünleri sevdiğinizi, iş aradığınızı, ev sahibi olmak istediğinizi, çocuk sahibi olacağınızı, çocuk sahibi olduğunuzu, çocuğunuzun hastalandığını, esinizden boşanmayı düsündüğünüzü, patronunuzu öldürmek istediğinizi(?), hangi arabaya, bilgisayara sahip olduğunuzu, hangi şehirde yaşadığınızı ya da taşınmak istediğinizi, hangi şehre uçmak istediğinizi ve daha birçok, kimsenin ama yalnızca sizin bildiğiniz bilgileri biliyor ve bu bilgileri saklıyordu. Bu hem olağanüstü hem de korkutucu. Çünkü hangimiz, 9 ay önce Google’a sorduğumuz soruyu hatırlıyor? Ya da şöyle sorayım: hatırlamak istiyor?

Belki siz hatırlamıyorsunuz ama Google hatırlıyor! 9 Eylül 2008’de Google, kullanıcılarının detaylarını yalnızca 9 ay süre boyunca tutatacağını, 9 aydan sonra bu bilgilerin anonim haline geleceğini açıkladı.

Paranoya mı benimkisi bu yazı ile? Belki! Ama eğer bu soruyu 70 yaşındaki Kanadalı Andrew Feldmar’a sorarsanız size başka bir cevap verebilir. Eski Domesday Kitabı ya da modern çağın hiç birşeyi unutmayan websiteleri! Sanki Jorge Luis Borges’in kitabındaki hiçbirşeyi unutamayan (unutmayan değil) karakter Funes gibi, her ağacı hatırlayan ama ormanı göremeyen.

Eski ya da modern… vergiyi ödeyen bizleriz ama aynı zamanda modern domesday’de kazançlı olan da bizleriz -digital unutmama gücü ile. Önemli olan, bir şeyi unutmamak: İnternet, seni annenden bile daha iyi tanıyor!

KAYNAK: Mehmet Doğan
http://www.altiustutasarim.com/arsiv/2010/03/internet_seni_annenden_bile_da.php

Takip Edin: twitterlinkedinyoutubetwitterlinkedinyoutube
Paylaşın: FacebooktwitterlinkedinmailFacebooktwitterlinkedinmail